Hoca Nasreddin'e,
bak üstat demiştim sen böyle anlatıyorsun ya açık saçık, bak sansürlerler, demiştim ilerde.
Kaale almadı beni.
Sansürlendi
__________
2 asır boyunca Ortadoğudan Orta Asya'ya; ne çok yerde ne çok Nasreddin Hodja gördüm, şaşırırsınız.
Rind adamlardı, beni hep meyhanede ağırlarlardı.
**
Alın size orijinal ve sansürsüz 2 adet Nasreddin Hoca fıkrası:
*
Bir gün Hoca'ya namâz sorucı ayıttı:
"Sen namâz kılar mısın" dedi.
Hoca ayıttı,
"Ne heves etdüm ne ol ban nâsip oldı" demiş.
**
N.Hoca'ya ayttum,
"Zekeri büyük olan kimisnin cimâ vaktında safası var mıdır," deyü.
Hoca aydur,
"hammâliyyesin kendü çeker, zevkını iller sürer."
28 Şubat 2012 Salı
134 / köpek
TV'de Bakerviller'in köpeği oynuyor. Soktuğumun köpeği, iyi tanırım. Kahpe Maşenka'nın şatosunda Sebastiyan alçağı üzerime az salmadı onu...
27 Şubat 2012 Pazartesi
133 / herodot
Ta o zaman dedim ki Herodot'a, Baba, yaz artık şunları, unutacaksın. Güldü, yardımın lazım dedi. Başladık Pers-Yunan savaşlarından anlatmaya.
26 Şubat 2012 Pazar
132 / fringe
Dostum, bana ilham verdin; Fringe diye bir dizi yapacağım,
Walter Bishop'u oynar mısın?" demişti Neveda'yı Buik'le geçerken J.J. Abrams.
Anlattı Walter'ı, güldüm.
Onun için pek genç kalırım, istersen daha uygun birini bulalım, dedim.
Biraz kırıldı bana, ama itiraz etmedi.
Walter Bishop'u oynar mısın?" demişti Neveda'yı Buik'le geçerken J.J. Abrams.
Anlattı Walter'ı, güldüm.
Onun için pek genç kalırım, istersen daha uygun birini bulalım, dedim.
Biraz kırıldı bana, ama itiraz etmedi.
25 Şubat 2012 Cumartesi
131 / Dante hariç
ölüyorum efkarımdan.
Dedi mutlusundur.
Sustuk.
Dedim kayboldum.
Dedim kayboldum.
Dedi aşk budur.
23 Şubat 2012 Perşembe
130 / orpheus
Orpheus
almak için Euridike'yi,
dedim ona
"Ne olursa olsun arkana bakma!"
Yazık oldu Euridike'ye, zavallı Orpheus...
"Canlı cansız ne varsa arkasından giderdi Orpheus'un. Tepelerdeki ağaçları bile yerlerinden oynatabilirdi, ırmakların akışını bile değiştirebilirdi... Ve kimsenin sevdiği için yapamayacağını o yaptı. Yeraltına inip çalgısının tellerine dokundu.
Köpek Kerberos kendinden geçti, İksion çarkı duruverdi; Sisyphos, kayasının üstüne çıkıp oturdu; Tantalos susuzluğunu unuttu; Erinyslerin gözleri yaşlarla doldu. Hades'in tanrısıyla tanrıçası çalgının büyüsüne kaptırdılar kendilerini. Cesaretinin ve ustalığının karşılığını gördü Orpheus. Yeraltı tanrısı sevgilisini çağırıp Orpheus'a geri verdi..."
_________________
Çalgısıyla dünyanın en güzel seslerini çıkaran ve her bir varlığı derinden etkileyen Orpheus evleneceği kızı, Eurydice'yi bir yılan sokması sonucu kaybeder. Kızcağız ölüler ülkesi Hades'e gider. Orpheus bu acıya dayanamaz, çalgısını alıp en güzel şarkıları çalarak Hades'e yol alır.
Yeraltı tanrıları bu eşsiz sesle büyülenirler. Ve hikâyesini zaten bildikleri Orpheus'a bir şans verirler. 'Sen önde gideceksin ve Eurydice arkanda... Uzun mağara boyunca gideceksin. Yeryüzüne çıkmadan ama, bir kez olsun arkana dönüp bakmayacaksın, sevgilim de geliyor mu arkamdan, diye.
Bakarsan bu anlaşmamız bozulur ve sen Eurydice'yi sonsuza kadar kaybedersin.' derler. Mecburen kabul eder bu eziyet verici koşulu Orpheus. Ne olursa olsun sonunda sevdiğine kavuşacaktır...
Karanlık mağarada günlerce giderler. Orpheus arkasına hiç bakmaz hep bakmak istese de. Orpheus kim bilir ne zaman sonra mağaradan çıkar, arkasına bakar, Eurydice de çıktı mı, diye. Fakat kız hala bir adım içeridedir. Büyü bozulur. Orpheus, sevgilisini sonsuza kadar kaybeder. Kendini yollara vurur, kaybolur...
129 / ticari
Ur kentiydeydik,
çok eski bir zamandı,
bilirdik kim bilge hem tüccar kim;
ki koyun keçi satardı İbrahim...
çok eski bir zamandı,
bilirdik kim bilge hem tüccar kim;
ki koyun keçi satardı İbrahim...
21 Şubat 2012 Salı
128 / hay bin kumar
Kumarda kaybettiğimi geri aldım, aradım Anabellee'yi Dakota'daki ev hala müsait mi diye.
Telgrafıma bakmadı bile.
Sanırım bana küstü. Hay...
Telgrafıma bakmadı bile.
Sanırım bana küstü. Hay...
20 Şubat 2012 Pazartesi
127 / gel dedi
Anabelli'den posta geldi, bayramda gel Dakota'dayım, ev müsait, diyor. Tüm parayı kumarda tükettik, nasıl gidilir ki şimdi oraya? Hay bana..
17 Şubat 2012 Cuma
126 / Lidya
Resmi tarihe göre
tunç devrinin sonuydu
Lidyalıları ilk sikkeyle tanıştırmam.
ve bir bağ evinde
Umberto'nun ödemediği o telifi
güzel asistanı Lidya'nın
bir şekilde ödemek istemesi...
Ne bir hoş tesadüf.
tunç devrinin sonuydu
Lidyalıları ilk sikkeyle tanıştırmam.
ve bir bağ evinde
Umberto'nun ödemediği o telifi
güzel asistanı Lidya'nın
bir şekilde ödemek istemesi...
Ne bir hoş tesadüf.
125 / U. Eco ve
Umberto Eco ile o bağ evinde 2.kez oturduğumuzda Baudolino'nun telifini hatırlatmıştım Milano'daki imza gününü. Mahcup olup daha çok içmişti.
Umberto'nun asistanı da o gece telifin bir kısmını ben ödesem diye kulağıma fısıldamıştı.
Lakin Sophia'nın gözeleri üzerimde olmasaydı.
Zor! Zor!
Hay bin Sophia...
O gece Umberto'nun asistanı Lidya takmıştı kafaya beni, ne yapıp edip odama gelecekti.
Sabırlı ol demiştim.
Ah, Sophia'yı atlatmanın bir yolu?
Umberto'nun asistanı da o gece telifin bir kısmını ben ödesem diye kulağıma fısıldamıştı.
Lakin Sophia'nın gözeleri üzerimde olmasaydı.
Zor! Zor!
Hay bin Sophia...
O gece Umberto'nun asistanı Lidya takmıştı kafaya beni, ne yapıp edip odama gelecekti.
Sabırlı ol demiştim.
Ah, Sophia'yı atlatmanın bir yolu?
15 Şubat 2012 Çarşamba
124 / hayat dersi
**
Çocukluk arkadaşım Domdom Ali'ye yıllar önce bir bayan saat sorar:
-Beyefendi saatiniz kaç, diye.
-Beyefendi saatiniz kaç, diye.
Bizim alçak Domdom Ali aynı kibarlıkla cevap verir:
-10'u 10 geçiyor am.nızı yalayım, şeklinde...
-10'u 10 geçiyor am.nızı yalayım, şeklinde...
Olayı bana anlattığında harbiden çok kızmış aşağılık Domdom'a demediğimi bırakmamıştım.
Fakat Tanrı affetse de tarih affetmez.
Yıllar geçer Domdom evlenir ve bir kızı olur. Çeyrek altını alır hayırlı olsuna giderim.
Kalkışta,
-Domdom, derim,
-kızına söyle büyüyünce erkeklere saat sormasın...
O kızcağızın golünü Domdom'un şahsına atmışımdır gıyaben...
-Domdom, derim,
-kızına söyle büyüyünce erkeklere saat sormasın...
O kızcağızın golünü Domdom'un şahsına atmışımdır gıyaben...
Domdom'un bakışları donar, yılar öncesine şöyle bir dalar haddizatında gözleri dolar...
Seneler sonra Domdom yine baba olur; bir kız daha...
Kader ağlarını bir intikam süreminde örüyordur böylece.
Bu sefer çeyrek almadan giderim, parayı kumarda tüketmişimdir zira.
-Domdom kızın olmuş, analı babalı büyüsün.
-Sağol kardeş, filan.
-Sağol kardeş, filan.
-Ama buna da söyle saat sormamasını diyerek o hazin maçı tamamlarım...
Domdom bu kez biraz hiddetlenir;
-hafızanı sikyim, hiçbir şeyi unutmaz mısın, der sitemle.
Bense atıma binip günbatımında kaybolurum.
ve Domdom karısının çok istemesine rağmen 3. çocuğu yapmaya hiç yanaşmaz...
ve Domdom karısının çok istemesine rağmen 3. çocuğu yapmaya hiç yanaşmaz...
END
123 / heykel filan
Milletin özgürlüğünü s.kip atacaksanız,
şuna 'özgürlük heykeli' filan demeyin, demiştim,
ta 125 sene evvel...
şuna 'özgürlük heykeli' filan demeyin, demiştim,
ta 125 sene evvel...
122 / charles
Charles Chaplin
Amerika'ya geldiğinde
"şu bastonla,
şapkayı denesene dedim,
bak çok tutacak."
Dinledi beni,
fena da olmadı.
Amerika'ya geldiğinde
"şu bastonla,
şapkayı denesene dedim,
bak çok tutacak."
Dinledi beni,
fena da olmadı.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)