27 Mayıs 2013 Pazartesi
utansa
Zumbar'a,
utanmıyor musun demiştim,
halkının kanı ve gözyaşları dökülürken.
Oysa hepimiz için daha makul olabilirdi hayat,
heyhat.
18 Mayıs 2013 Cumartesi
zagor ve
Dostum Sergio Bonelli'ye
"Ben maceralarımı anlatayım, sen çizgi romanını yap."
demiştim.
Yaklaşık 50 yıl önce, doğdu Zagor böylece.
Deli Şövalye maceralarımdan,
yol arkadaşım Sanşo Panza'yı da
Çiko diye yerleştirince hikâyelere,
tam oldu.
payanda
Ne yalan söyleyeyim,
tarihin hiçbir döneminde
böylesine tanık olmamıştım payandalığına iktidarın;
En zamanlarda bile evet!
Evlere ilk çatıları yaptığımız günlerde,
filan.
12 Mayıs 2013 Pazar
para
İlk paraya Zumbar kendi resmini basacaktı.
Bir gece kalıpları değiştirdik.
Böylece bizim Domdom'un götü ilk pornografik kayıt oldu.
Tabi Zumbar teşhis edemedi resmin kaynağını.
Onu, paradaki o illüstrasyonun kendine ait olduğuna ikna ettik.
Mutlu bile oldu.
Kabile halkı -Zumbar niyetine- para keselerini
ön tarafa asınca kıllandı Zumbar,
kısa sürede tedavülden kaldırdı mangırları.
Çok zarar etti.
5 Mayıs 2013 Pazar
yasa
Adi şef Zumbar ve
puşt oğlu Zottiri ile
çok didişmiştik.
İlk yasaları
hep
kendi sınıflarının bekasına yontuyorlardı,
evet,
yontma taş devriydi.
pay
Atları nehir kıyısına bağladığımız
ilk günlerde de
savunmuştuk
paylaşımın adil olmasını.
Değilse aç sınıfın laneti
binyıllarca sürer
demiştik,
tatlı hayat süren
Zumbar soyuna...
1 Mayıs 2013 Çarşamba
1 may
Güneşin Çocuklarıydılar
1886'da, de ki
zamansız bir mesaide
Dünyanın öteki ucunda da biz
köleler
Yani paryalar, vaktiyle işe
koyulan köyler, şekerkamışı tarlalarında
Bozkırın mujikleri işte orada
kanını gömleğine silenler
Heyhat,
İşbirlikçiydi demiryolu ve işçileri elleri demir sopalı, tüfeği winchester
Ama bir kavim topraktan doğar
gibi sesiz sedasız inip sokaklardan
Hani zinciri kayıptan
saymayanlar
Meydanlardan mezarlıklara
Altı iş gününe ve gün on iki
saate
Çalışmaya değil sade, bildiğin
göz göre göre ölmeye karşı iş bırakmıştık;
Bir ben, bir makineci, bir
madenci, bir kürek mahkûmu, bir demirci
Fabrika dumanı, çamurlu
sokaklar, aç doğan çocuklar
Keşke yalnızca yoksul olsaydık,
diyen liman işçileri
Nedir çıplak yumrukla dövüşmek?
1 Mayıs'tı…
Kolay olmaz aç sınıfa hakikatte tok olduğunu izah etmek.
Kanlı akşamlardı, güneşin kızıl saatlerinde
1 Mayıs'tı…
Kolay olmaz aç sınıfa hakikatte tok olduğunu izah etmek.
Kanlı akşamlardı, güneşin kızıl saatlerinde
Günü işçiler ter, kadınlar
gözyaşı, zulmün kalesi kan ile yıkardı.
Üç kez daha doğunca güneş sonra
Bir pusu fabrikasında akbaba grev kırıcılar -ki anneleri
Üç kez daha doğunca güneş sonra
Bir pusu fabrikasında akbaba grev kırıcılar -ki anneleri
Beddua ettiler kendi kendilerine
doğurunca öylece sefil bir zürriyeti
Ve öldürülünce dört işçi
Ve öldürülünce dört işçi
Biri bendim, beriki taşçı, diğeri matbaa işçisi
Ötekisi adı bile
anılmayan bir zeytin tanesi…
Tarih öylece mi yazar kendi
gölgesinden doğan devleri
Veya tek göz evlerin, tütemeyen
bacaların, iki lokmanın ağıtını?
Ben uyurken, tay büyürken, ekinler göverirken Taksim’de,
Bir ölüm yokuşu, kanlı pazarda bir panzer,
Masum değildir büyük şehirlerin otel odaları
Sonra resmiyetin silah sesleri,
Onlar güneşin çocuklarıydı,
gördüler linçi, sıcak namlularda buz gibi mermileri
Ahmet Aleksandro Ali
Fuat Bayram Beyhan Dilan Hacer Hamdi Hasan Hatice Jale Kadir Sibel Ziya…
Daha sürgün veren ne çok Filiz
vardı,
Ama gün gözünde, kan izinde ömrümüzle su duruldu
Tam da tunç devrinden geçerken taç çatladı gök yarıldı
Yaralı Diz’de Siyular da kırık oklar, donmuş
parmaklarla not düşmüştü tarihe,
Bir ulusun direnci ilk orada
kırıldı…
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)