30 Mart 2012 Cuma

149 / vira

Toscana'da uğradığım büyük hezimeti duyan E.Çelebi Baba bir ulakla beni İskenderiye'de buldu. 
Bin ilk yelkenliye, gel, sürprizim var diyor.
Deniz tutar, yüzme bilmem, mızmızlanırım! Yahu nasıl geçilir basit bir yelkenliyle Akdeniz, Ege, Karadeniz? Bari sağlam bir sürpriz olsa...
Kaptan, Kırım'a bu yelkenli kaç saatte gider, dedim. Saati bilmem ama 3 ayı bulur dedi. Sıkılırım, ama daha önemlisi acelem var, Çelebi Baba bekler, dedim. Acelene bir şey yapamam lakin sıkılmayacağını garanti edebilirim, dedi. Anlamamıştım; zira yorgundum, kederliydim, mağluptum. Piposu ağzında konuştu korsan bozuntusu kaptan; gemide başka yolcular da var. Nasıl yani, diyecekken fırsat bırakmadı, sürgündeki prenses hizmetçilerle memleketine dönüyor dedi, toplamda 4 hatun! Bu kaptan ne güzel konuşuyordu. Akşam yemeğinde tanışırsınız muhtemelen, dedi. Hay Allah, akşam yemeğine daha çok vardı. Ama zannederim ki talih küserken yine gülmüştü! Vira dostlar! Hatta aganta burina burinata! 
Tüm denizler kanıma gitmişti ve ay, ışığıyla denize inmişti. 
Devamı bilahare

29 Mart 2012 Perşembe

bu gün

Güne, memlekete dair bir Hakikattir bu dostlar,
yarı gerçek yarı fantastik bir ileti değil.
Ankara KESK eyleminden bir kare,
Nazi Almanya'sı filan hiç değil...
29 Mart 2012

28 Mart 2012 Çarşamba

148 / kadesh

Asi Irmağının iki yakasında
Muvattali'yle Firavun dikilrken
Kadeş Savaşına ve gece;
Melih Cevdet şiirini yazmak için
oradaydı hepsinden önce

27 Mart 2012 Salı

147 / decameron

On günde 100 öykü. Sene 1650 filan. Boynuzlu burjuvazi, sefil ortaçağ da fonda.
ve Floransalı 7 güzel.
Adı Decameron olsun dedi Boccacio.

Ben ve Emilia, Ellisa, Fieametta, Pampinea, Filomena, Lauretta ve Neifile ve Boccaccio Baskervillerin şatosunda nefis hikayelerle... ne günlerdi...

En çok Pampinea'yı sevmiştim. o nasıl bir hayal gücü, nasıl bir yaratıcıktı yarabbi...

"Artık acılar sona erdi. Bir zamanlar dayanılması zor sevdam şimdi tatlı bir anı oldu." dediğinde Boccacio, üzüldüm ona. Yazmalısın, dedim.

26 Mart 2012 Pazartesi

146 / bilge kagan

O vakit Bilge Kağan'a, 
"Baba nedir durumu bu milletin?" dedim. 
"Dur, ben bir hitabeyle ayar vereyim şunlara,
 hem de taşa yazdıracağım amk." dedi.

24 Mart 2012 Cumartesi

145 / ben ve lee

İyi Kötü Çirkin'in kastı oluşturulurken sana Çirkin'i vereceğim demişti S.Leone.
Oysa ben Kötü'yü istemiştim.
L.Van Cleef'e gitti benim rol.

21 Mart 2012 Çarşamba

144 / dünya

1848 civarıydı Berlin'de biz; 
işten dönen yoksul, yalnız mutsuz işçiler...
İs, pus...

Birleşseler yoksullukları azalır mı demiştim. 
Tebessüm etmiş,
Bir sigara yakmıştı Marx...

20 Mart 2012 Salı

143 / kentler

İlk şehir devletini kurarken Sümerli dostlarımla,
şahsen böyle bir şey düşünmemiştim ben.

18 Mart 2012 Pazar

142 / yalan

Bizim mahallede bir Mısırlı Kemal vardı,
yediği ekmek içtiği su yalandı.
 Ben ölünce gökler bile ağlar, derdi, şu mezarlık insan almazdı...
Bizim mahallede bir Mısırlı Kemal vardı.
Öldüğünde sonbahardı.
Çok yağmur yağdı.
Cenazesinde mezarcılar dahil on üç kişi vardı...

141 / hayat

İçiyorduk ben ve W. Allen,
"hayat ne mucizevi ne muhteşem ne hüzünlü" dedim.
Abi bunu filmde kullansam dedi.
Bir tekila karşılığında dedim.

13 Mart 2012 Salı

140 / luchiana

Dostlar! Şu Toscana sergüzeştimi bir toparlayayım karışmadan mevzular. Sonra Çelebi Babayla görüşeceğim. Ozan dili çevik olur deyüp girişelim söze...
 **
Derken ineklerle geçen kokulu gecenin sabahında süt sağmaya bir güzel girdi ahıra. Güzel demem zayıf kalır. Toscana köyleri güzellik kraliçesiymiş. Hürmüz, Maşenka, Sophia, Annabell Lee, Lidya, Çelebi Babayla takıldığımız hanların güzelleri, toplamı eline su dökemezdi. Breh breh diyecektim ki nutkum tutuldu, bir şey diyemedim. Şaşırmadı beni görünce. Rahatsız olmazsan süt sağacağım dedi.

Rahatsız olmak ne demek? Rahatsız olan s.tirsin gitsin, dedim içimden. Güldüm. Ne güzel gülüyorsun dedi...
_______________
“Yalanını s.kyim mi?” Yani burada vereceğin tepki bu muydu ulan hırpo! Lan oğlum sen dinleme beni, bir git. Kahvede okeye takıl, dördüncü ol sefil otuzbirci. Hay senin ebu ecdadını… Nasıl da dengemi bozdu bak. 10 lira verirsem gidersin! Tamam, al, s.ktir git. Bir daha da gelme! Zırto! Allah Allah! Çattık yav! Neyse döneyim hikayeye..
_______________
Adını bağışlar mısın dedim. Burası çok sıcak dedi. İnek boku olabilir dedim. Küresel ısınmaya da sebebiyet veriyor. Kahkaha attı. O kahkaha atınca havai fişekler patladı adeta, yaz yağmurları yağdı, ebemkuşağı taç oldu başına. 
[Evet, senin de ebeni s.kyim... Gördünüz giden 10 lirayı çökersiniz. Yok oğlum para, finito! Dinlemeyenin keyfi bilir. Ha şöyle!] 
Çok sevimlisin, çok komiksin dedi. Nasıl da güldürdün beni. Tamam yiğidim, dedi fazla yıpratma kendi, sana vereceğim. Göz attı. Heyecanlandım.

Ben vermek fiilinin tüm manalarını kurarken kafamda dışarıdan gelen bir ses titretti beni, 
-Luchiana nerede kaldın kadın? 
Kocasıymış. Şu samanların altına gir, geleceğim, dedi. 
Üç gün üç gece bekledim samanların arasında. Açtım, susuzdum ve artık umutsuzdum. 
Gelse bile ne yazar dedim kendi kendime. Mecalsizdim. 
Lucia değil de kocası gelse kazara. Ha s.tir…Eldeki bulgurdan olmayalım diyerek ay ışığında Toscana’nın vadilerinde sessizce akıp gittim dostlar. 
Haddizatında bu aralar talihsizdim.

12 Mart 2012 Pazartesi

139 / heathcliff

Yine bir pazar sabahıydı, Catherine'i bekliyordum rüzgarlı bayırda. Evet, aşk duygularınla rezil olmaktı ve Emily Bronte her şeyi anlatmadı.

6 Mart 2012 Salı

138 / yusuf ile zuleyha

Ağlıyordu, çıkardım kuyudan onu; Mısır'a götürürken kervanımla, köle tacirlerinin baskını oldu...
Sonra duyduğum Züleyha'nın aşkı olduğuydu.
Köle tacirlerinin baskınından önce anlatmıştı başına gelenleri.
Ben de yıllar sonra büyük ozan İmruü'l-Kays'a naklettim onun külliyatını.
Yüzyıllar sonra Taşlıcalı'dan da dinledim Yusuf u Züleyha'nın hikayesini.
Efkârlanmıştım...

5 Mart 2012 Pazartesi

137 / ben ve herodot

Karadeniz'in batı sahillerini, Tyre'yi, Güney İtalya'yı Mısır'ı, Babylon'u, Ekbatana'yı, Ninova'yı gezdik ben ve Herodot.
Kendinden bahsetmeyi sevmezdi. Eh, dolayısıyla benden de bahsetmedi Tarih'inin 9 bölümünde de.
Fakat 7. kitap Polymnia'da Kahin Megistias olarak anar beni. Bu, sana borcumdur, demişti. İyi bir dosttu Herodotos...
Ölüm kehanetimden sonra Leonidas, savaş meydanından gidebileceğimi söylemişti. Kaldım, savaştım. Çok insan öldü.

4 Mart 2012 Pazar

136 / farisi

Dedim Hazret, neden şiirler hep Farisi?
Güldü bir tütün sardı bir ara daldı.
Dedi, Türkçe bilmiyor ben.
Öylece durdu.
Meram'a kar yağıyordu.