17 Kasım 2011 Perşembe

108/ Sophia

Sophia sepeti bırakmış asmalar arasına uzanmıştı, hafifçe açılmıştı eteği ve elbisesinin düğmeleri göğüs çatalına kadar açılmıştı. Gülümsedi. Ahh.
Bir salkım üzümü kıvamında dudaklarında gezdiriyordu. Meme ucu gibi duran üzümü diliyle aldı, dişlerinde ezdi, kutsal nektar dudakta sızdı. Üff.
Yeterince işveliydi, Emanuellayı hatırlatı bana, sepetten çıkarıp serdiği kilime davet etti şuh bakışlarla, kanım bir bölgeye nüfuz etmişti. Off.
Akşamı verimli geçirmemek için hiçbir sebep yoktu, bağ serin bir uykudaydı, güneş turuncu bir kızıllıkla batıyordu, Sophia şimdi çıplaktı. 
Ama soktuğumun yılanı deliğine gitmemiş orada hıslıyordu. hısss ulan s.ktin güzelim akşamı. Tırstım koştum kaçtım. Sophia sanırım ağlıyordu.
Bağ evine dönünce gönlünü almalıydım Sophia'nın, ama nasıl? itibar on paralık olmuştu. 
Umberto da asistanlarıyla akşam yemeğine yetişmişti.
Akşam kötü bitmişti ama gece için umutsuz değilim. Yemek muhabbetine ağırlığı koyup moral motivasyonumu sağlamalıyım, Lidya ve Sophia için.
Bak hala kendime gelmiş değilim. Tik başladı, bacaklarım da hala titriyor, soktuğumun yılanı! Nedir bu aksilik ulan! Önce bir duş almalı...
Duştayken Sophia geldi sırtını keseleyeyim dedi. Canım, korkudan pek küçülmüş dedi güldü. Baktım, hakkaten lan! Sıkma canını hallederiz dedi.
Hep hakikatli bir kadın olmuştur Sophia ve tam ağda yaptırmıştı. Akşam yemeği için her anlamda hazırdım ve...
Leziz bi gece oldu Toscana'nın güzelim bağ evinde. Umberto kafamızı s.kmedi bu kez, Lidya yine çok güzeldi, Sophia duruma kıllandı. 
Devamı sonra...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder