31 Ekim 2011 Pazartesi

59/ Baudolino

O zaman al benden de bir hikaye sana dedim. Masa anında sus oldu. Millet ağzıma bakıyor ne anlatacağım diye. Bir kadeh şarap istedim, bir Gitan yaktım. dumanı savururken masayı şöyle bir süzüdüm, evet masa beni dinlemeye hazırdı.
Onlara İmparator Friedrich Barbarossa'yla geçen maceralarımı anlattım. İmparatoru nasıl kafaladığımı, bir lisan dehası olduğumu, Rahip Johannes'i, kudas kasesini, 3.Haçlı seferini, garip yaratıkları, Niketas'ı anlattım, İstanbul'un Konstantinopolis günlerini... Tarihin beni bir büyük yalancı olarak kaydettiğini anlatmadım, yakışık almazdı. Bayıldılar hikayeme. U.Eco, büyüksün üstat dedi, saygıyla evet, saygıyla eğiliyorum önünde dedi. Güzel bir geceydi. (Bir de o Sophia biraz kıl bakımı yaptırsaymış yani.) 
Yıllar sonra U.Eco'nun bir kitabını gördüm. Hatta Milano'da imza günü vardı. Benim anlattıklarımı roman yapmış. Baudolino!
Girdim imza sırasına, uzattım kitabı, kim diye baktı, göz göze geldik, bakışları dondu, ayağa kalktı, bir mahcubiyet, abi dedi. Mesele değil yiğidim, dedim, iyi anlatmış ol yeter. Abi kırışırız telifi dedi. Dert etme, hallederiz dedim omuzuna dokunup.
Herif telife de yattı. Telefonlarıma da çıkmıyor. Hani bu ara sıkışığım da... yani... böylece gitti güzelim hikaye.. soktuğumun Umberto'su...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder