31 Ekim 2011 Pazartesi

63/ Hatunlar ve Çelebi Baba

Sonra Çelebi Babaya dedim ki; Oyalanmasak Todori'nin meyhanesinde, Bursa'ya kervan gider, iki kişilik yer ayırttım, kervanda hatunlar da var. Zaten benim de bu akşam içesim yok, ne duruyoruz, dedi ve kendimizi Bursa yolunda bulduk. Yanımıza mesir macunu alsaydık dedi Çelebi, güldü.
Boşa düştük amk, hatunlar meğer İsfahan Kervanı ile 5 saat evvel düşmüşler yola. İsfahan da güzeldir, koştursak yetişir miyiz dedi, kederliydi.
çok sinirlendi bizim Çelebi, hay külahına tüküreyim ben Todori'nin yerine dönüyorum, dedi, atını çevirdi. Sövüyordu... Çelebi'm yolda bakarız kısmetimize, sinirlenme, keşke yemeseydin o kadar macun diye seslendim. Bana da sövdü. Yaşlandıkça ağzı bozuluyordu.
Bu kısmetle bize hancının hatunu değil kendisi musallat olur bre, diye gürledi, dönenin amk. İndik meyhaneye, sabaha kadar içti. Sızdı...
Çelebi'yi evine bırakayım lakin bir kavanoz macunu da indirmişti gövdeye, sarhoş ama bu haliyle de tehlike arz ediyor, dedim kendi kendime. Korkmadım değil, zıldım meyhanenin arka kapısından soluğu Hürmüz'ün konağında aldım. Ne geceydi ama...
Sabah Çelebi baba, Hürmüz'ün analığı ile ballı kaymaklı kahvaltıdaydı. Pişti olmuştum. Güldü, bensiz iş çevirmek ha, dedi... Mahcup oldum. Otur yiğidim dedi, gücünü topla, gidecek yolumuz var. Beni affet Çelebi Baba dedim, uğrayacak yerler var, senle buluşuruz bir yerde... Sigarasını yakarken baktı, habersiz koma dedi. Eyvallah Çelebim dedim. Ben çıkarken Hürmüz kapıda ağlıyordu...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder